Eşime ve kızıma sarılmak… Bu, sadece iki kolun arasında sıkıca tutmak değil. Bu, nefesimin onların tenine karıştığı, kalbimin sesini duydukları an. Bir huzur sığınağı. Bir “buradayım, her şey geçer” demek. Eşime sarıldığımda, yanımda hayatın yükünü paylaşan kadının ne kadar güçlü ama bir o kadar da kırılgan olduğunu hatırlıyorum. O sarılışta bazen teşekkür var, bazen özür, bazen sessizce “iyi ki varsın”… Kızıma sarıldığımda ise zaman duruyor. O minicik bedenine sarılırken aslında büyüyen bir dünya var içimde. Onun kokusu… Hayatın en temiz hali. Bir gülüşüyle dağılan yorgunluk, bir sarılışla iyileşen tüm dertler. Sarılmak bizim dilimiz. Konuşmadan anlatabildiğimiz her şey. Güvende hissettirmek, sevildiğini göstermek, ve bazen de hiçbir şey demeden “sen benim her şeyimsin” demek. Çünkü aileye sarılmak, dünyanın en karmaşık zamanında bile kalbin rotasını bulmasıdır. Ve ben… Her sabah onları kollarıma alırken, hayata yeniden doğuyorum.